0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Fazilet Partisi'nin son günleriydi. Henüz Ak Parti kurulmamıştı ama yollar "Yenilikçi-Gelenekçi" tartışmasıyla "mini mini" çatallaşıyordu. Yıldırım'da hayra alamet bir iş için partiye para lazımdı. İlçe Başkanı Selim Sait Terzioğlu, partinin ileri gelenlerini (Yüksek İstişare Kurulu) ilçeye davet etti.
 
Meseleyi izah etme işi ise Nazım Çakmak Hoca'ya verilmişti. Hava çok sıcaktı ve Nazım Hoca, bütün içtenliğiyle ve o tatlı Karadeniz şivesiyle, "Ha bu sicak havada sizi fazla sıkmeyeceum" diye söze başlayınca, kendisinden başka herkes kahkahayı patlattı. Gerçekten de toplantı uzun sürmedi, kahkahayı atan payına düşeni bırakıp gitmişti.
 
Bugün, Nazım Çakmak Hoca'nın kulaklarını çınlatarak söze onun gibi başlayacağım ve sizi fazla sıkmayacağım.
 
***
 
Nasrettin Hoca, bir gün kasabadan öteberi almış, çuvala doldurmuş, çuvalı kendi sırtına almış, kendisi de eşeğin sırtına binmiş ve köyün yolunu tutmuş.
 
Yolda, Hoca'yı görenler; "Hocam, çuvalı neden kendi sırtına aldın?" diye sormuşlar. Hoca Nasrettin, derin bir iç çekerek, "Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı…" demiş.
 
Hoca Nebati'nin, "Bu sistemde dar gelirliler hariç herkes kazanıyor, çarklar dönüyor…" dediğini işittiğimde Hoca Nasrettin'in, bu manidar fıkrası geldi aklıma.
 
Üçer, beşer, onar yerden dolgun maaşlıları, kur korumalı zenginleri bir çuvala doldurmuşlar, çuvalı kendi sırtlarına vurup, kendileri de bizim sırtımıza binmişler; soran olursa, "Yükü biz taşıyoruz, halkımıza taşıtmıyoruz…" diyecekler herhalde.
 
Fıkrayla başladık madem, fıkrayla devam edelim.
Hoca, camide vaaz ediyormuş; cemaatten birisi, "Hocam, at nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi?" diye sormuş. Hoca ise, "Zannetmiyorum, o nallardan her atta dört tane var ama bütün gün kamçı yiyip, yük taşıyorlar, uğur getirdiğini görmedim…" demiş.
 
At nalı misali, Hoca Nebati'nin, dar gelirliden başka herkese kazandıran sisteminde uğur olsaydı, herhalde bizden başka akıllılar da çıkar ve kullanmaz mıydı? Oysa, küresel krize muhatap olan bütün devletler bizim yaptığımızın tam aksini yapıyorlar. Bu aksilik de olsa olsa bize, otoyolda ters giden Temel fıkrasını hatırlatır.
 
Malumuz, Temel otoyolda ters yöne girer. Temel'i gören trafik polisi, sürücüleri uyarmak için radyodan anons yapar: "Dikkat! Ters yönde ilerleyen bir araç var…" bu anonsu duyan Temel bağırır: "Ne birisi, hepisi hepisi…"
 
Hoca Nebati de, ters yönde giderken, tıpkı Temel gibi kendisinden başka herkesin ters yönde ilerlediğini düşünüyor olmalı ki; ters ters açıklamalar yapmaktan yüksünmüyor. Ne var ki; Hoca Nebati'nin düz sandığı ters sözleri en çok muhalefetin işine yaradığı kesin. Birincisi, kurşun gibi ağır bir günde kendilerini güldürüyor olmasından; ikincisi ise Ak Parti'yi azaltmak için kendilerine fazla iş düşmediğinden olsa gerek.
Nitekim, son açıklanan parti üye dağılımına göre; herkesin üyesi üçer, beşer, onar bin artarken; sadece Ak Parti'nin üye sayısında, diğer partilerin artan üye sayısının neredeyse toplamı kadar azalma var.  
 
SON SÖZ:
Tamam, sizi fazla sıkmayacağım diye başladım ama laf lafı açtı yine epey uzattım sohbeti. Hadi, bir Çin atasözü ile bağlayalım bugünkü yazıyı da. Efendim, "Ağaç devrildiğinde, maymunlar hemen kaçıp dağılırlar." demiş Çinlilerin ataları. Benzetmede hata olmaz. Ak Parti ağacı devriliyor ve haliyle kaçıp, dağılanlar da git gide çoğalıyor. Lakin, Ak Parti'yi Ak Partililer deviriyor.