0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Her ne kadar alanında başarılı müzisyen olarak lanse edilse de, doğrusu sanat camiası ile belli bir genç kitle dışında Melek Mosso’nun 2 gün öncesine kadar ismini, cismini bilen yoktu.

Ben de bu ismi bilmiyordum.

Elbette, ismini hiç duymamam benim eksikliğim olabilir ama çevremdekilere de sordum bilen, tanıyan, sesini duyan yok.

Daha doğrusu “yok tu”

Ne zaman ki Isparta‘daki AK Partili belediye geleneksel gül festivalinden “ahlaksızlığı özendirdiği”gerekçesiyle ismini çıkardı, ardından Kocaeli’deki konseri de Valilik tarafından”ormanda konaklama yasağı var” denilerek iptal edildi, işte ismi o anda patlama yaptı.

Sadece sanat camiası değil siyaset ve medya da da en çok konuşulanlar arasına girdi.

Baktım Google de da son 2 günde en çok aranılanların içinde ilk sırada bulunuyor.

Hani derler ya kapanın elinde kaldı misali Melek Mosso bu yasaklamaların ardından CHP’li belediyelerin İzmir başta olmak üzere  festival ve konser etkinliklerinin baş tacı oldu.

AK Parti cenahı da baktı ki yasaklama özellikle oy almak için çırpındığı genç kitle de ters tepti hemen bu kızımızı Kültür Bakanlığı’nın dün yapılan festivalinde bir yerlere yerleştirdi.

Bazı akıllı sanatçılar da bu durumdan yararlanmak için “Melek yoksa biz de yokuz” başlığıyla sosyal medyada açıklama yapma yarışına girdiler.

Diyeceğim o ki;

“ Reklamın iyisi kötüsü olmaz” diye boşuna söylenmiyor.

AK Partili belediyeler olmasa idi, Melek de olmayacaktı!..

RİZE KAHVALTISI BURSA’DA

Haşimişcan Caddesi’ndeki ünlü Abdal Fırını’nı bilmeyen yok. Hele ki benim gibi simit sevdalıları için burası bulunmaz bir yer. Son dönemde bu meydan tam bir turistik bölgeye dönüştü. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri haline geldi.

O yüzden  biz de bazı yakın dostlarla  sık sık burada simit,peynir, zeytin ve çaydan oluşan mini menümüzün  eşliğinde tadına doyulmaz sabah kahvaltıları yaparız.

Gerçi son yıllarda Abdal Fırını o eski lezzetinden kısmen ödün vermiş olsa da sıcak ve bol susamlı simidin yeri tartışılmaz…

Dün sabahta  yine burada idik.

Bu sefer menümüz Rize‘nin zengin yöresel lezzetlerinden oluştuş. Tarihi bölgede bulunan eski bir  evi Bursa Evi olarak restore edip Rizeliler Derneği’nin  hizmet binası şeklinde kente kazandıran Dernek Başkanı Hızır Ofluoğlu’nun ev sahipliğinde bir grup gazeteci arkadaşlarla sabah kahvaltısında buluştuk.

Başkan Hızır Ofluoğlu’nun yanısıra, kentin marka isimlerinden Devlet Hastanesi eski Başhekimi Dr. Mete Ekşioğlu, BUSKİ çalışanlarından genç arkadaşımız yönetim kurulu üyesi Hasan Tahsin Vurgun’un da bulunduğu kahvaltıda,  başkan bizlere Rize’den özel olarak getirttiği peynir, tereyağ, kavurma, reçel ve baldan oluşan simit eşliğinde Rize çayı ikramında bulundu.

Benden söylemesi  eğer ki çay tiryakisi iseniz, sırf Rize çayı için bile buraya gidilir. Tabii bu arada menüde sahanda yumurtada vardı ama bizim Rizeli Yüksel Yoldaş sağ olsun kimseye bırakmadı, neredeyse tavayı da götürecekti!

YOLDAŞ SAĞINA DÖN BİR BAK!

Yeri gelmişken belirteyim.

Yoldaş bunu daha önce de yazdı. “Sağcıdan gazeteci olmaz” diye…

Bal gibi de olur. Bu ülkede gazetecilerin hepsi solcu değil…

Ama tabi hep soluna baktığı için görmüyor. Sağ duyu ile sağına bakarsa  kimler kimler var görecek!..

Solcularda tipik hastalık bu. Solun dışındakilere tahammülleri yok!.. 

Ama biz sağdakilerin solculara tahammülü var. (Bazı gazeteciler hariç.) Solcu meslektaşlarımızı seviyoruz. Yoldaşımızı daha çok seviyoruz. Evet gerçekten iyi gazeteci. Bursa için de bir kazanım.