34,2765$% 0.09
37,6543€% 0.12
44,9382£% 0.22
2.917,94%0,30
4.953,00%-0,32
2145321฿%-0.41561
شهدت صناعة الكازينو على الإنترنت في العالم العربي تطوراً ملحوظاً في السنوات الأخيرة. مع التقدم التكنولوجي، أصبح الوصول إلى الألعاب أسهل وأكثر أمانًا. على سبيل المثال، موقع YYY Casino يقدم تجربة لعب استثنائية مع تأمين عالي المستوى لبيانات المستخدمين.
تنوعت الألعاب المتاحة في الكازينوهات العربية بشكل كبير. الألعاب الكلاسيكية مثل البوكر والبلاك جاك لا تزال تحظى بشعبية كبيرة، بالإضافة إلى ألعاب السلوتس والروليت التي تجذب عدداً كبيراً من اللاعبين.
توسعت خيارات الدفع في الكازينوهات العربية لتشمل طرقاً متنوعة مثل البطاقات الائتمانية، المحافظ الإلكترونية، وحتى العملات الرقمية. هذه التنوعات توفر راحة وأماناً أكبر للمستخدمين.
تعتبر التراخيص والتنظيمات القانونية للكازينوهات على الإنترنت عاملاً مهماً لضمان اللعب النزيه وحماية اللاعبين. الكازينوهات العربية تتبع معايير عالمية في هذا المجال.
يتوقع أن يستمر نمو صناعة الكازينوهات العربية على الإنترنت بفضل التطور التكنولوجي وزيادة الوعي بأهمية اللعب المسؤول. هذا النمو يفتح آفاقاً جديدة للترفيه والأعمال.
Glory Casino'da kazanmanın ilk adımı, doğru oyunu seçmektir. Oyun çeşitliliği, her oyuncunun tarzına uygun seçenekler sunar. Slot oyunları, masa oyunları veya canlı casino seçenekleri arasından seçim yaparak Glory casino indir ve kazanma şansını artır. Oyunların kurallarını ve ödeme tablolarını incelemek, başarılı bir başlangıç için kritik öneme sahiptir.
Başarılı bir Glory Casino oyuncusu olmak için stratejik planlama şarttır. Her oyunun kendine has stratejileri vardır. Örneğin, blackjack oynarken kart sayma veya rulette çeşitli bahis sistemlerini kullanmak kazanma şansını artırabilir. Her oyun için farklı stratejiler geliştirerek, kazanma olasılığınızı maksimize edin.
Kumar oyunlarında bütçe yönetimi, kazanç elde etmenin anahtarlarından biridir. Ne kadar bahis yapacağınıza karar verirken, toplam bütçenizin küçük bir yüzdesini kullanmayı düşünün. Bu, uzun vadede oyun keyfini sürdürmenize ve büyük kayıplardan kaçınmanıza yardımcı olur. Akıllı bahisler, uzun süreli kazanç için temel bir stratejidir.
Glory Casino'da, gerçek para ile oynamadan önce ücretsiz oyunlarla pratik yapma şansınız var. Bu oyunlar, risk almadan farklı stratejileri test etmenize olanak tanır. Deneyim kazanmak, gerçek para oyunlarında daha bilinçli kararlar almanıza yardımcı olur. Pratik yaparak, kazanma şansınızı artırın.
Kumar oyunlarında başarılı olmanın psikolojik yönü de önemlidir. Sakin ve kontrollü bir şekilde oynamak, karar verme yeteneğinizi korumanıza yardımcı olur. Heyecana kapılmamak ve her oyunu ayrı bir fırsat olarak değerlendirmek, kazanma şansınızı artıran önemli faktörlerdendir. Glory Casino'da sakin kalarak ve her hamlenizi düşünerek oynayın.
30 Mayıs 2024 Perşembe
“Alzheimer hastalığı toplumsal bir sorun”
AK Parti yol haritasını belirlemeli!
2023,Bursaspor için kapkara geçti!
"İş iştir, iş takip ister!"
Göçmen, mülteci, sığınmacı sorunu ve ülkemizin sorunları
En büyük ilçenin kurtuluş reçetesini elinde tutuyor…
Yıl 1989 İstanbul Üniversitesi Basın-Yayın’da(İletişim Fakültesi) 4. sınıfta okurken yakın arkadaşım “Günaydın Gazetesi stajyer alacakmış. Görüşmeye benimle gelir misin? dedi”. Kırmadım birlikte gittik. Dönemin yazı işleri müdürü Hürriyet Gazetesi’nden yeni transfer olmuştu. Gazete Asil Nadir sahipliğinde yeniden yapılanıyordu.
Yanımdaki arkadaştan çok benimle ilgilendiler. 3 gün sonra da gel başla dediler. Şaşırdım. 3 ay stajyer muhabirlikten hemen kadroya aldılar. (bende gelecek görmüş olmalılar ki)😊
Hatırlıyorum. İlk maaşımı beni işçi maaşıyla okutan rahmetli babacığıma götürmüştüm. İhtiyacı yoktu. Ama jest yapmak istemiştim. Bana “Kızım bu senin hakkın. Beni üzmedin. Seninle gurur duyuyorum” dedi.Bu meslekte olanlar bilir. Rahmetli babam sabah erkenden kalkar, gazete bayisinin önünde beklerdi ki, gazeteyi açtığında kızının haberinin altında adını görsün. Babam ve annem Söğüt’ün aynı köyünden. Annemin ailesi köyün en zenginlerinden olurken, babam yoksul ailenin yetim çocuğu imiş. Kendisi ilkokul 3. sınıfa kadar okuyabilmiş. Anlatırdı, 50’li yıllar. Lastik ayakkabısının burunları yokmuş. O kadar yokluk ve yoksulluk var, kol geziyor.
Ben doğar doğmaz Eskişehir’e göç etmişler. Babam Şeker Fabrikaları’na şoför olarak girmiş, ardından ekonomik durumunu düzeltmiş. Kız çocuklarının okutulmadığı o dönemde annemle babam bizi okuttu. “Kızlar okumaz “diyen abilerine de örnek oldu. Kız kardeşim mali müşavir, ben gazeteci oldum.
…… ……
90’lı dönemlerde Günaydın Gazetesi amiral gazetelerdendi. Bursa’da Marmara Bölgesi’nin şubesini açtılar. Beni buraya gönderdiler. Sonrası yerel gazetecilik hayatım başladı. Şu anda yayın hayatında olan Olay, Bursa Hakimiyet, Haber, Yeni Dönem ve kapanan pek çok gazete ile TV’lerde çalıştım.
Dijital medya ile ilk tanışanlardanım diyebilirim. İnternet haberciliğiin başladığı 2000’li yıllarda bugün Doruk Hastaneleri’nin sahibi olan eski Milletvekili dostum Dr. Mustafa Esgin’in kuruculuğunu yaptığı gastebursa deneyimimiz oldu. Bu deneyim beni Türkiye’nin ilk internet haber sitesi internethaber’de köşe yazarlığına taşıdı.
Tabii bu arada siyasi hayatımda milletvekili aday listelerine girip de kıl payı kaybetmenin üzüntüsüyle hem mesleği hem de siyaseti noktaladığım dönemde (2011) Gazeteci Özlem Buğday Yağmur’la Havadis16 adında Bursa’nın dijital medyasına gazeteci-patron olarak hızlı bir giriş yaptık. Maalesef siyasi nedenlerden dolayı hem ortaklığımızı hem de dostluğumuzu sonlandırdık. iyi de oldu. ikimiz de dijital medya hayatında 2 farklı haber sitelerimizle yeni markalar yarattık ve istihdam ettiğimiz genç meslektaşlarımızın önünü açtık.
….. ……
Bunları niye mi anlattım?
Bursa’da tam 35 yıldır gazetecilik yapıyorum. İyi ki babam okutmuş, beni meslek sahibi yapmış. Ayaklarımın üzerinde duruyorum. Gazeteci olarak kentime ve ülkeme katkı sağladığıma inanıyorum. İnişli çıkışlı çok dönemlerim oldu. Süreçte mesleğimin her alanında çalıştım. Tanınmış kişi ve kurumların danışmanlıklarını yaptım. Eğilmedim, bükülmedim. El, etek öpmedim. Diklenmedim, dik durdum. Her biri benim için ayrı bir deneyimdi. Özellikle son 2.5 yılımda üstlendiğim enbursa.com genel yayın yönetmenliğinde bu deneyimlerimin büyük katkılarını gördüm. Çok büyük keyif aldım.
Enbursa.com benim için meslek hayatımda çok değerli bir liman oldu. 2.5 yılda Bursa’nın en etkili medyası durumuna geldi. Çünkü, başında medyaya heyecan duyan genç iş insanı Emin Adanur vardı.
Herkes patron olabilir. Ama herkes medya patronu olamaz. Medya patronu olmak çok özeldir. Kentin sesi, kulağı, gözü olmaktır. Her şeyden evvel cesur ve kararlı olmaktır. Değişime açık olmaktır. Topluma yön vermektir. Ufuk açmaktır.
Sağolsun Emin Adanur, bana ve ekibime güvendi, tam yetki verdi. Yeri geldi yazılarımızla onun en yakınındakine dokunduk ama sesini çıkarmadı. Yeri geldi. Onunla beraber kentin jandarmalığına soyunduk. Tam destek verdi. Yeri geldi yel değirmenlerine karşı savaş açtık. Kah kaybettik, kah kazandık, iyinin yanında olduk, kötünün karşısında. İyi günlerimiz olduğu kadar zor süreçlerimiz de oldu. Medya yöneticiliğinin çok ötesinde birlikte güzel işlere de imza attık.
Adanur sayesinde çok iyi bir ekiple çok nitelikli bir yayın yaptık. Bursa’nın marka isimlerinden ve birlikte yol yürümekten her zaman gurur duyduğum Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Yoldaş-Yüksel Baysal, Bursa Hakimiyet’te çalıştığım dönemde nazımı çeken Genel Müdürüm Necati Kartal başta olmak üzere duayenlerle genç yetenekleri bir araya getirdik. Muhabirlikten geldiğimiz için onlara yöneticilik değil ablalık, abilik yaptık.
Burası aynı zamanda genç kalemler için bir okul görevi de gördü. Haber Müdürümüz Umut Kutluca, Muhabirlerimiz Ebru Taşdemir, Ercan Çalışır, Kurgucumuz Günay Akgül, Grafikerimiz Serkan Beyoğlu, İletişim Koordinatörümüz Seda Aydın, Kameramanımız Fırat Yıldırım ‘la beraber güçlü bir kadro olarak, 2.5 yıl bu kentin en özgün, en özgür, en tarafsız, en cesur yayın organı oldu.
Kadromuzda İsmail Taştan, Mustafa Gültekin, Yusuf Kayışoğlu ve Okan Tuna gibi kentin hafızasını taşıyın marka isimler de dönem dönem yer aldı. Bize güç verdiler. Kısa sürede bizim farkımız kentte ses getirdi.
Sahiplenildi.
FSM Bulvarı üzerindeki enbursa.com ofisimiz ülkenin siyasi parti genel başkanlarının, kentin siyasilerinin, milletvekillerinin, belediye başkanlarının, il ve ilçe başkanlarının, STK temsilcilerinin, iş insanlarının, akademisyenlerin, sporcuların, sanatçıların, gençlerin, kadınların, mağdurların, mazlumların, okurlarımızın ve tabii ki Bursa medyasındaki değerli dostlarımızın uğrak yeri oldu.
Sözün özü;
Artık bu limandan ayrılık vakti geldi çattı. Kendi isteğimle ve üzülerek ayrılıyorum.
Başta genç patronum, çok sevdiğim kardeşim Emin Adanur’a bana gösterdiği güven ve destek için çok teşekkür ediyorum. Kendisine ayrılmak istediğimi söylediğimde ağlayacağımı hiç tahmin etmiyordum. Her zaman beni aile ferdi olarak gören Adanur ailesine, şirketin idaresindeki yöneticilerine ve son olarak enbursa.com ‘daki can ekibime ve siz değerli okurlarıma çok ama çok teşekkür ediyorum.
Bir büyük teşekkürü de, oğlum İnşaat Mühendisi Arif Alperen Cankılıç’a yapmak istiyorum. Emin Adanur’un farklı şirketlerinde birlikte çalışmak benim için ayrı bir gurur kaynağı oldu.
Meslek hayatımda pek çok ayrılıklarım oldu. Emekçi olduğumuz için her biri bitişle beraber yeni başlangıçları getirdi. Bu bir ayrılık ama bu bir veda değil.
Yerel seçimlerin ardından iş başına gelen CHP’li belediyelerin en birinci gündem maddesi AK Parti ve MHP’den kendilerine devredilen boş kasalar, ikincisi ise seçim dönemi işe alınan personel fazlalığı.
Bir ay önce CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, ilk bir aylık hesaplamalara göre AK Parti ve MHP’den devir alınan belediyelerin toplam borcunun 100 milyar lirayı geçtiğini söylemişti.
Eklemişti:
“ Hesaplamalar devam ediyor”
Yani 100 milyar lira borç daha buz dağının görünen yüzü, bir de altı var.
Açıklamalara göre;
İlk incelemelerde Balıkesir Belediyesi’nin borç yükü 15 milyar TL’yi geçkin.
Denizli Belediyesi’nin 11.1 milyar TL,
Kütahya Belediyesi’nin 1.7 milyar TL,
İstanbul Tuzla ile Ankara Gölbaşı belediyelerinin 1 milyar TL’yi geçkin borçları bulunuyor.
Bursa ise bu belediyelerin en başında.
Tam 25 milyar TL’lik bir borç yükü…
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey 15 gün önce düzenlediği basın toplantısında, AK Parti’den 10 milyar lira borç kaldığının söylenmesine rağmen ilk hesaplamalarda 25 milyarlık borçla karşılaştıklarını iddia etmişti.
O da eklemişti:
“Henüz bazı şirketlere daha giremedik. BUSKİ de yok”
….. …..
Sadece AK Parti ve MHP’den CHP’ye devredilen borçlar yok tabii ki, bir de CHP’den CHP’ye devredilen borçlar var.
Bu borçlardan dolayı yeni belediye başkanları daha ilk aylarında personel maaşlarını ödeyemez duruma geldi. Hepsi dertli.
CHP’nin kalesi İzmir’de yeniden aday gösterilmeyen Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yeni Belediye Başkanı Cemil Tugay’a 20 milyar TL’yi geçen borç bırakırken, giderayak belediyeye 2 bin yeni personel aldığı da iddia ediliyor.
…… …..
Nilüfer’de Başkan Özdemir iyimser tablo çizdi
Aynı şekilde Bursa’da CHP’den CHP’ye geçen belediyeler de hem borç yüküyle hem de personel fazlalığıyla boğuşuyor.
CHP’nin kalesi Nilüfer’de eski Başkan Turgay Erdem’in, partisinin yeni Belediye Başkanı Şadi Özdemir’e tam 900 milyon TL’lik borç bıraktı.
Açıklamayı geçtiğimiz hafta basın toplantısında Başkan Şadi Özdemir yaptı:
“Kasa boşalmış falan değil. Sadece gelir-gider dengeleri bozulmuş. Mesela gelirlerin yüzde 30’u gerçekleşmiş ama o sırada yüzde 40 gider olmuş. Sorun bundan kaynaklandı. Borç yükü, özellikle kısa vadeli borç yükü fazla. 900 milyon liralık bir borç var bunun ne zaman sonuçlanacağını bilmiyoruz”.
Şadi Başkan mali dengenin ağır hasarlı olmasına rağmen yine de iyimserliği elden bırakmadı.
“Benim bulunduğum makam dertlenme yeri değil. Dert, sorun çözme makamı. Enkaz edebiyatı yapmayı doğru bulmuyorum. Hesap adamıyım. Bir kaç aya kalmaz gelir-gider dengesini yerine oturturuz” .
Başkan Şadi Özdemir, 16 Şubat-29 Mart arası Nilüfer Belediyesi’ne 126 yeni personelin alındığını ve bunları çıkarmak zorunda kaldıklarını da söyledi.
….. …..
Aynı şekilde Mudanya’da da tablo vahim!
870 çalışanı bulunan belediyede bazı personelin maaşlarının ödenemediği iddia edilirken, borç yükü hakkında net bir bilgi bulunmuyor ama tam bir enkazla karşı karşıya olduğu gerçek. Çünkü yeni Belediye Başkanı Deniz dalgıç, belediyeye ait bazı gayri menkulleri satışa çıkardı.
Bu arada bir parantez açmak istiyorum. Mudanya’nın yeni Belediye Başkanı Deniz Dalgıç’ı sağduyulu ve sakin yapısından dolayı takdir ediyorum. Aday gösterildiği andan itibaren partisinin belli kesimlerince ve hatta Başkan Hayri Türkyılmaz’ın kendisine yönelik ağır ithamlarına karşı sessizliğini ve sakinliğini koruyan, sorulduğunda “partimizin belediye başkanıdır” diyen Dalgıç, göreve geldiğinde de kasasındaki borç yüküne dair tek bir söz etmedi.
Sonuç itibariyle belediyelerin mali durumları ortada. Buna ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik krizden dolayı hükümetin açıkladığı tasarruf tedbirlerinde belediyelerin büyük yatırımlarını durdurma, askıya alma kararlarını da eklersek ilk 2 yıl sosyal ve kültürel çalışmaların dışında pek bir icraat beklememek gerekiyor.
Yerel seçimlerin üzerinden hemen hemen bir buçuk ay geçti. O günden bugüne göreve gelen yeni belediye başkanları ziyaretçi akınına uğruyor. Elbette bir siyasetçi için halkla beraber olmak, sevilmek, sayılmak, ağırlamak, ağırlanmak güzel de fazlası pek güzel değil. Başkanlar mesai saatiyle bir başlıyor, grupları kabul etmeye akşam çalışanlar gidiyor onlar gece yarılarına kadar kabullerine devam ediyor.
İstersen gitme. STK’lar, hemşeri dernekleri, iş dünyasının temsilcileri, muhtarlar başkanlarla çektirdikleri ziyaret fotoğraflarını da çarşaf çarşaf yayınlayınca herkesin iştahı daha da kabarıyor. “Gitmezsek ayıp olur” deniliyor.
Biz de uyduk bu modaya, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’ı Osmangazi Yörük Derneği olarak dernek olarak “Hayırlı olsun” ziyaretinde bulunduk.
Keşke bulunmasaydık.
Her iki belediye başkanını görünce üzüldüm. Başkanların ziyaretçi gruplarının kuyruğu belediyelerin neredeyse alt katlarına kadar taşmış durumda. Randevu saatleri çoktan uzamış. Gelen gruplar en az 15-20 kişilik. Belediye başkanlarının da şaftı kaymış. Artık kendilerini otomatiğe bağlamışlar. İçeriye giren misafirlerle öpüşüp, sarılmalar, ardından çay, kahve ikramları, biraz hal hatır sormaları, sonra “Hadi gelin hep beraber fotoğraf çektirelim” diye kapıdan uğurlamalar…
İçeriye giren ziyaretçi veya ziyaretçi grupları en az 15-20 dakika kalıyor.
Hatta Osmangazi’de denk geldim. Başkan Erkan Aydın yoğunluktan dolayı makam odasına iki ayrı grubu alırken, yan taraftaki odada da özel görüşme talebinde bulunan muhtarları alıyor. Telaşlı telaşlı bir odadan çıkıyor, diğerine giriyor. Benzetme yerinde olacak, aynen doktorların sabah viziteleri gibi…
Büyükşehir’de de durum farklı değil. Bir akşam tesadüfen gittiğimde saat 24.00’dı. Hala makamda ve bir alt katta bekleyen gruplar vardı.
Eminim başkanlar gün içinde kimin geldiğinin farkında bile değiller. Çünkü o kadar çok insan ağırlıyorlar ki, 300-400 kişiyi geçiyor.
Dedim ya, gitmeseydik diye. Erkan Aydın’la konuşurken mahçup mahçup ”Bu duruma bir son verilmeli. İş yapamazsınız ki” dedim.
O da “Ziyaretçilere gelme demek doğru olmaz. Bıraksak 4 yılımız sadece bu odada ağırlamakla geçer” dedi.
Çok doğru.
AK Parti’den CHP’yle geçen bir- iki belediye değil ki. 17 belediyede de durum aynı. Ziyaretçilerle görüşmekten bu adamlar ne zaman çalışacaklar?
Bu işe acilen bir çözüm bulunmalı.
En iyisi Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, 17 ilçenin belediye başkanıyla beraber ortak karar alıp Merinos’ta bir hafta sonu toplu ziyaret programı yapsın.
Başka türlü kolay kolay bu işin içinden çıkılmaz…
Benim de yönetiminde bulunduğum Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği, Türk tarihi adına uluslararası düzeyde önemli bir etkinliğe imza attı. Türk Dünyası Stratejik Araştırmalar Kongresi adı altında “Avrupa Türk Tarihi ve Avrupa Türkleri” konulu bilimsel kongre gerçekleştirdi.
Ev sahipliğini Uludağ Üniversitesi’nin yaptığı, kongreye 10 ülkeden, 50 üniversiteden 87 akademisyen katıldı. 3 gün sürecek olan uluslararası etkinliğin bu sabahki açılış töreni hem kalabalıktı hem de renkli görüntülere sahne oldu.
Üniversitenin Görükle Yerleşkesi’nde Mete Cengiz Kültür Merkezi’nin girişinde misafir akademisyenler ile davetlileri Uludağ Üniversitesi’nde öğrenim gören yabancı uyruklu Türk öğrenciler karşıladı. Konuklara yörüklerin kültüründe önemli bir yer tutan keyfiye adı verilen boyun bağı takıldı.
Açılış konuşmalarını TDYTB Başkanı İrfan Tatlıoğlu, Düzenleme Kurulu Başkanı Cemal Akkuş, Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cafer Çiftçi, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz ile Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Prof. Dr. Osman Karatay yaptı.
İlk günkü oturumlarda M.Ö. yaklaşık 2 bin 500 yılarına dayanan Türk kavimlerinin orta Asya’dan büyük göçleri ile Avrupa’ya yerleşen Türk topluluklarının zaman içindeki asimilasyonları ve kurdukları yeni devletler anlatıldı.
Kongre, 18 Mayıs Cumartesi günü de aynı merkezde hocaların sunumlarıyla devam edecek. Toplam 17 oturumda 67 bildiri sunulacak.
Etkinliğin 3.gününde 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı coşkusu Keles Kocayayla’da Gençlik Şöleni ile kutlanacak. Bu şölene de yaklaşık 500 öğrencinin katılması bekleniyor.
Geçtiğimiz cuma günü Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar Mimar Sinan Yerleşkesi’nde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Rektör dışa dönük, sosyal birisi. Yaklaşık 4 ay önce de Bursa medyasını tek tek gezmiş hem tanışmış hem de yeni projeleri hakkında bilgilendirmelerde bulunmuştu.
Son basınla olan buluşmasında gördük ki göreve atandığı 16 ay içinde bir hayli uzun yol katetmiş.
Yanına yönetim kadrosundan Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Prof. Dr. Sinan Uyanık, Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç ve Genel Sekreter Selim Uzun’u da alan Rektör Çağlar, önce yenilikçi devlet üniversitesi mottosunda çalışma hedeflerini 3 sacayağına oturttu:
“Yenilikler, başarılar ve hedefler…”
Rektör Çağlar bu başlıkları tek tek açtı.
Benim yaklaşık bir saati geçen konuşmasında altını önemle çizdiğim başlıklar oldu.
Birincisi, BTÜ’yü akademik olarak kenarda tutmak yerine kentle bütünleştirme amacı, “Biz sahada olmayı amaçlıyoruz” diyen Rektör bu anlamda kentin sorunlarına yabancı olmadıklarını ve çözüm yollarında her zaman yerel dinamiklerle beraber çalışmak istediklerini söyledi.
İkincisi, üniversiteyi robotik sistemler, yapay zekâ ile endüstri merkezi haline getirmek istiyor.
“Robot Teknolojileri ve Akıllı Sistemler Uygulama ve Araştırma Merkezimizde; tamamı BTÜ tarafından geliştirilen Yapay Zekâ Tabanlı Mobil İnsansı Robot ile birlikte 6 farklı robot bulunuyor. Robotların, yazılım geliştirme çalışmaları sürüyor.”
Üçüncüsü ki benim en çok önemsediğim konu, üniversiteden mezun olanların hemen istihdam içinde yer almaları. Yani bu üniversitenin çocukları diploma aldıktan sonra işsiz kalmıyor. Rektör Hoca’nın söylediğine göre daha okul bitmeden sanayiciler tarafından seçiliyorlar.
“BTÜ’den mezun olan öğrencilerin yüzde 91’i bir yılın sonunda işe yerleşiyor. Öğrencilerin büyük bir kısmı kendi alanlarında istihdam ediliyor. İşverenlerin yüzde 92.5’i BTÜ’den mezun olan öğrencilerden çok memnun. YÖK’ün açıkladığı ‘işveren memnuniyet oranında’ ise BTÜ ilk 3 üniversite arasında yer alıyor.”
Dördüncüsü, akademik anlamda uluslararası denklik hedefi. Ki, 5 yıllık tam akreditasyon. Çocukların onca iyi eğitimden sonra Türkiye dışında diplomalarının geçersiz olmasına bakarsak bunu gerçekleştirdiğinde bile Türkiye’de en çok tercih edilen devlet üniversitesi olacak demektir.
‘TÜRKAK tarafından 2 yıl akreditasyon alan üniversitemizin hedefi tüm alanlarda kaliteyi önceleyerek, 5 yıllık tam akreditasyon almak. Hedeflerimizden biri de Avrupa Üniversiteler Birliği üyesi olarak uluslararası alandaki çalışmalarımızı daha da artırmak.”
Beşincisi, Türk yurdu Balkanlarda üniversitenin bir fakültesini açmak.
“Bursa aynı zamanda Balkanlar’dan yoğun göç alan bir kentimiz. Burada fakülte açmak BTÜ olarak önce bize yakışır, YÖK başkanımızla paylaştık. Bunun için bürokratik alt yapı çalışmalarına başladık.”
Altıncısı, BTÜ’yü 7/24 Yaşayan Kampüs yapmak.
“Öğrencilerimizin kampüste daha çok nitelikli zaman geçirmelerini istiyoruz. Nitelikli vakit geçirecekleri bir eğitim kafe oluşturacağız. Spor aktiviteleri için yer belirliyoruz.”
Yedincisi, Teknik Üniversiteler Birliği’ni kurmak ve merkezini de Bursa yapmak.
”11 teknik üniversitemiz var. 25 Mayıs’ta 11 rektörümüzü burada BTÜ’de misafir edeceğiz ve Teknik Üniversiteler Birliği’ni kuracağız”.
Bursa Teknik Üniversitesi’nin 11 bin 254 öğrencisi ile 916 personeli bulunuyor. Üniversite bu hedeflerini gerçekleştirdiğinde akademik olarak parlayan üniversite olacak…
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye yaptığı saldırılarda ölü sayısı 35 bine, yaralı sayısı da 78 bine yükseldi. Bilanço her geçen gün her geçen dakika artarak devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Hamas’ın İsrail’e teklif ettiği ateşkes anlaşmasında küçük de olsa umutlanmıştık ama maalesef o da Netahyahu’dan “Anlaşma yok, Refah’a gireceğiz” yanıtıyla yüreğimizi daha da yaktı.
Aylardır abluka altında ölüm kalım mücadelesi veren Filistin halkı aynı zamanda açlıkla, susuzlukla, tıbbi imkansızlıklarla da karşı karşıya. Çünkü gözünü katliam bürümüş olan İsrail hiçbir şekilde yardım malzemesinin içeriye girmesine izin vermiyor.
Ancak BM, Kızılhaç gibi uluslararası örgütlerin büyük uğraşlar sonucu elde ettiği esneklikle sınırlı sayıda yardım malzemeleri içeriye alınabiliyor.
İşte bu noktada İnsani Yardım Vakfı İHH’da 7 Ekim’den bu yana bölgede her türlü yardımın içeriye ulaşması için, ablukanın kaldırılması için büyük uğraşlar veriyor.
Aslında 2009’dan bu yana Gazze’de 30 personeliyle çalışma yürütüyor.
Gazze sahasında BM’ye bağlı 6 kuruluştan biri olarak insani yardımları koordine ediyor.
Bu kapsamda bugüne kadar Türkiye tarafında AFAD koordinasyonunda 55 tır çeşitli ihtiyaç malzemesini içeriye ulaştıran İHH, aynı zamanda Mısır, Ürdün tarafında da yardımları koordine ederken Gazze Ofisi’nde de her gün kurduğu aşevleri sayesinde günde 70 bin kişiye sıcak yemek dağıtımı gerçekleştiriyor.
İHH şimdi de mayıs ayının sonunda “Filistin için Özgürlük Konvoyu” adı altında büyük bir yardım filosu çıkarmaya çalışıyor.
—– —–
İnsanlık adına yapılmakta olan bu çalışmaları ve ‘Özgürlük Konvoyu’ yardım kampanyasının tüm detaylarını geçtiğimiz hafta İHH’nın Armutköy’deki Afet Koordinasyon Merkezi’ndeki toplantıda öğrenme imkânı elde ettik.
Açıkçası İHH adı itibariyle bilinen bir sosyal yardım kuruluşu olmasına ve dönem dönem toplumsal afetlerde yaptığı çağrıya istinaden hiç çekinmeden nakdi yardımda bulunmama rağmen daha hiçbir iletişim kurmamıştım, onlar da gördüğüm kadarıyla basınla iletişime pek yanaşmamışlardı.
Davet gelince tereddütsüz gittim.
—– —–
İyi ki de gitmişim. Benim gibi binanın açıldığı 2017’den bu yana ilk defa içeriye giren meslektaşlarımla afet koordinasyon merkezini gezdiğimizde buranın Bursa’nın olası bir doğal afetinde ne kadar işlevsel olduğunu öğrendik. Önündeki boş büyük arazinin toplanma alanı olduğunu da belirteyim.
İHH’nın Bursa Şube Başkanlığı’nı 18 yıldır Hüseyin Kaptan yapıyor. Toplantıda Yönetim Kurulu Üyeleri Burhan Sayılgan, Enver Öztürk, Ebubekir Armağan, Ömer Peker, Hamza Çakır ve Mustafa İrgül hazır bulunurken, kampanyanın duyurusu için Bursa’ya gelen İHH Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Göksun da yer aldı.
……. …….
İHH Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Göksun ile Şube Başkanı Hüseyin Kaptan çalışmaları süren yardım filosunun sadece Müslümanların davası gibi algılanmaması gerektiğini bunun insanlık mücadelesi olduğunu söylediler. Filoda 20 gemi sözünün alındığını ve Bursa olarak çalışmaların son sürat gittiğini, yardımseverlerden ayni nakdi bağış alındığını, toplu olarak erzak yardımı da kabul ettiklerini ifade ettiler.
Ben Bursa halkının bu konulardaki duyarlılığını biliyorum. Onlar da zaten bu hassasiyet üzerinden yardım anlamında başarıya ulaşacaklarından eminler. Çünkü İHH aracılığıyla bugüne kadar Bursa’dan dünyanın dört bir tarafındaki yardıma muhtaç insanlara 13 bin tır malzeme gönderilmiş.
Son olarak Filistin halkının katledilmesini amaç edinmiş olan İsrail’in bir an evvel durdurulmasını umut ederken şu bilgileri de paylaşayım.
Filistin için Özgürlük Konvoyu’nun yardım bağışına katkıda bulunmak isteyenler IBAN bilgilerine İHH’nın internet sitelerinden ulaşabilecekleri gibi, 0224 225 0611 ile 0 541 225 06 11 nolu telefonlardan da irtibata geçebilirler.