0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

2021'in ilk ayıydı; gündem, kaderine, sahte diplomayla en kallavisinden dört maaş düşenlerdi.
 
Yazı nöbeti için kalem kuşanıp, mevziye geçmek üzereydim ki; telefonum çaldı. Öbür uçtaki okurumun, "Nasılsın?" sualine, yazı yazmak için hazırlık yaptığımı söylerken, derin bir iç çekip, "Süt dokuz lira eşittir hayat!" döküldü ağzından gayriihtiyari. Al sana başlık dedim, kendi kendime.
 
Ne yazık ki; "kimi hayatların karşılığına sahte diplomayla dört maaş düşerken kimi hayatların karşılığına ise çocuğuna içireceği sütün fiyatının yürek dağlayan derdi düşüyor. "Bu ayrımı kurt yapmaz, kuzulara şah olsa…" diyeceğim ama kimin umurunda…" diyerek başlamıştım o günkü yazıma.
 
Aciz öfkesiyle bana kükreyecek belki birileri ama bugünler, o günlere rahmet okutuyor. Bugün, süt kaç lira eşittir hayat, haberiniz var mı?
 
Siz soruya cevap ararken, ben filmi biraz daha geriye sarayım. Sanırım 2011 yılıydı. O zaman, Türk Eğitim Sen Bursa 2 No‘lu Şube Başkanı olan İYİ Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, Bursa'nın riskli bölgelerinde bulunan çocukların beslenme sorununa dikkat çekmiş ve "Beslenme Çantaları Boş Kalmasın" konulu sosyal bir projeyi hayata geçirmişti.
 
Mahfel'de yapılan tanıtım toplantısı o kadar hafızama kazınmış ki; her anı hala gözümün önünde. Türkoğlu, o toplantıda, çocukların süt içme oranının çok düşük olduğundan, hatta bazı bölgelerde çocukların hiç süt içemediğinden bahsetmişti.
 
2011'den 2021'e ve bugüne pek değişen bir şey olmamış sanki. Yok, hatta değişmemiş olsa, o bile bir kazanım olurdu. Zira son günlerde bindirilmiş zamlara bakılacak olursa çok daha geriye gittiğimiz ortada.
 
Şimdi, nereden mi çıktı bu süt muhabbeti? Üstelik, gündem, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, seçimlerde muhtemel rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'na sorduğu sorular, Kılıçdaroğlu'nun verdiği cevaplar ve onun da Erdoğan'a yönelttiği sorulara ilaveten, "sürtük" tartışması damga vurmuşken…
 
Evet, siyasetin seviyesi, "sürtük" seviyesine kadar düşmüşken, içimden gelmedi suya sabuna dokunmak. Madem öyle, ben de süte dokunayım dedim.
 
Fakat durup dururken, lalettayin değil bu bir dokunuş. Nitekim, önceki gün, yani, 1 Haziran, "Dünya Süt Günü"ydü. Uluslararası Sütçülük Federasyonu'nun (IDF) 1956 yılında aldığı bir karar doğrultusunda sütün insan hayatındaki önemine dikkat çekmek amacıyla yılda bir gün, "Dünya Süt Günü" olarak kutlanıyor.
 
Bizde layıkıyla kutlanıyor mu bilmiyorum.
Hoş, kutlansa bile, süt gününün, süt içerek kutlanamayacağına bir şişe sütüne bahse girerim. Çünkü, ülkede hemen her şey gibi süt bile sadece zenginlerin içebileceği bir içecek oldu. Sütü bırakın, bu gidişle suyu bile üfleyerek içeceğiz. Yani, artık kimsenin sütten ağzı yanmayacak.
 
SON SÖZ:    
Sözün bittiği yerde son sözü, aynı zamanda çok iyi bir gezi yazarı da olan Bursa Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Melike Baysal'a bırakıyorum. Diyor ki; Melike Baysal: Bugün, Dünya Süt Günü ve süt Türkiye’de marketlerde 16 TL.  Dar gelirli ailelerin çocukları süt içemeden büyüyor! Ne fiziksel olarak ne de zihinsel olarak yeterince gelişemeyecekler; çocuklara bunu yapmaya hakkımız yok, her çocuk temel gıda maddelerine kolayca ulaşabilmeli… Bunun için de hükümet acilen, 'Tarım ve hayvancılıkta neoliberal politikalar'dan vazgeçmeli ve üretimi, özellikle aile tipi işletmelerin üretimini desteklemeli…"