0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

"Yaprak dökümü" ifadesini, daha çok Gelecek Partisi için kullandığımı bu köşenin takipçileri bilir. Çünkü, alelacele yapılan kongreden sonra İl Başkanı Alpaslan Yıldız'ın yönetimden yirmi civarında kişi istifa etmişti.
 
Bu, eşine az rastlanır durum karşısında gidenlere, "Şikayetiniz nedir?" diye sormuştum. O gün, adeta ağızbirliği etmişçesine hemen hepsi; Ahmet Davutoğlu'nun, ısrarla vurguladığı, ve hatta başbakanlığına mal olduğunu ima/iddia ettiği şeffaflığın "Ş"sinin bile Gelecek Partisi Bursa yönetiminde olmadığını söylüyorlardı ki; "Bursa'da Gelecek'ten istifa eden edene!" başlıklı yazımda, Alpaslan Yıldız'ın, istişareden uzak, dar bir kadroyla partiyi yönetmek istediği iddialarını etraflıca ele almıştım.
 
Fakat bir süredir, Gelecek Partisi'nden ses çıkmıyor. Hayır, muhalif duruş anlamında söylemedim; o zaten oldum olası hiç olmadı. Alpaslan Yıldız, zaten dişe dokunur muhalif bir duruş sergilemiyor. Orası kesin de, bir süredir içeriden "kavga" ve ayrılık sesi gelmiyor.
 
Hatta bırakın, "kavga" ve ayrılığı, Bursa'da rüzgar gibi esmesi beklenen DEVA Partisi'nden, kopanları alıp, Osmangazi'ye yönetim bile kuruyor. Gelecek Partisi. Bunu tersten okursak, Bursa'nın en büyük ilçesinde teşkilat kuracak kadar kalabalık bir kopuş olmuş DEVA Partisi'nden.
 
 
Bu arada, DEVA'dan kopanların, kopuşlarına gerekçe olarak, "Bursa, bacanaklarla yönetilemeyecek kadar büyüktür" demelerinin ise ayrıca ve üzerinde çokça durulması gerektiğini düşünüyorum. Nitekim, "Bacanak" konusu/tartışması, bu gidişle DEVA'yı bacağından ters asacak Bursa'da, demedi demeyin. 
 
DEVA'nın Bursa CEO'su Serkan Özgöz'ün damla damla tükettiği partililer sadece Gelecek'e gitmiyor. Hüseyin Acar gibi, Yeniden Refah Patisi'ne gidenler de var ki; kulağımıza gelenlere göre iki-üç kişi daha DEVA'dan Refah'a gitmeye hazırlanıyor. Anlaşılan, yaprak dökümünde sıra DEVA'ya gelmiş vaziyette.
 

 
Fakat iyi şeyler de oluyor DEVA Partisi'nde. Daha doğrusu, iyi şeyler yapanlar da var DEVA Partisi'nde.
 
"Kim bunlar?" derseniz; tereddütsüz listenin birinci sırasına Mudanya İlçe Başkanı Dilek Durak'ı yazabilirim. Bir defa, gece gündüz, köyler dahil Mudanya'yı karış karış gezip, partisini anlatıyor. Sadece anlatmakla kalmıyor, işsize iş, aşsıza aş, hasılı dertliye "Deva" olmak için adeta çırpınıyor. Bu çırpınışın halkta makes bulduğuna bizzat şahidim.
 
Mesela, gün oluyor, yükleniyor su şişelerini, sınava giren öğrencililerin ve  velilerinin heyecanına ortak olmak için düşüyor yollara, millete su dağıtıyor. "Su gibi aziz ol" diyenler, Dilek Durak'ın gözlerinde Ali Babacan'ı görüyor.
 
 
 
Mesela, "Dünya Süt Günü"nü bahane edip, sokak sokak çocuklara süt dağıtıyor; onlarla oyun oynuyor. Hayranlıkla bakan anne babaların gözünde Ali Babacan'ın canlanmasını sağlıyor.
 
Mesela, "Çevre Günü" deyip, alıyor eline süpürgeyi faraşı, Mudanya'nın sokaklarını süpürüyor. Utandırıyor kirletenleri, üstelik tek söz söylemeden. O şirin ilçe binasını, iyilik dergahına çevirmiş; akın akın insan geliyor. Dilek Durak'ın, kendi pişirdiği ve ikram ettiği Çerkes Mantısı'nı yiyen herkes, "Allah bereket versin" diyor. Ne güzel bir söz değil mi, bereket? Bütün olumsuzluklara rağmen Dilek Durak, DEVA'ya bereket oluyor.
 
SON SÖZ:
Önce şuraya bir fotoğraf koyalım!

 
Şimdi bu fotoğrafın diline bakalım!
Siz ne dersiniz bilemem ama bana kalırsa, "Bu Mudanya'nın hali ne böyle, pislik götürüyor…" der gibi bir hali var. Buradan çıkacak sonuç ise, "Seçin beni belediye başkanı, tertemiz yapayım buraları" olsa gerek. Şaka bir yana; DEVA, Bursa'da yaprak dökerken, Mudanya'da çiçek açıyor. Bir dalgınlık olup, göze gelmezse açan çiçekler meyve de verir.