5

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Hatırlarsınız ABD’nin Irak işgali öncesi CIA ve bizdekiler dahil dünyadaki yandaş medyaları , Irak’ta nükleer silah üretildiği konusunda epey yaygara koparmış, işgal sonrasında bunların yalan olduğu ortaya çıkmıştı ya,  gene CIA’in yalanlarını konu alan,  Russell Crowe ve Leonardo DiCaprio’nun  başrolünde oynadığı, “Yalanlar Üstüne” adlı bir film yapılmıştı.

Bu filmin yazacağım konuyla bir ilgisi var mı, diye sorarsanız; hem yok hem var!..

Yok, çünkü yazacaklarımın ne bu filimle ne de Irak ile hiçbir ilişkisi yok.

Var çünkü, bu filme konu olan şey “yalan üstüne uygulama inşa etmek” olduğu için var!..

BİRİNCİ YALAN; DÜNYADA BARIŞ İSTİYORUZ !..

Dünya barışı deyince, bunun enternasyonalist bir yanı var. BM dahil, neredeyse tüm ülkeler bunu resmi anma programına almış, bu amaçla bir kısım etkinlikler ve söylemler yapmaktalar.

Oysa, bireylerin, toplulukların ve devletlerin; millet, din , mezhep, ırk, cinsiyet, sınıf, kültür gibi farklılar nedeniyle yaşadıkları “çıkar ilişkilerine dayanan düşmanlıkları” son bulmadıkça, gerçek barış olması imkansızdır.

1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ’ne konu olan tarih 1939 dan bu yana insanlığın barış için aldığı mesafe, savaş için aldığı mesafenin çok gerisindedir.

Bu nedenle gerçek barış “ebedi bir hayat yalanı”dır…

Dünyada ilaç ve gıda üretimine harcanan para, silah üretimine harcananın yanında devede kulak kalır.

Benim anladığım; 15 bin yıllık insanlık tarihinin geldiği nokta; “hepsi benim olsun, kontrol bende olsun, itaat edersen sana ölmeyecek kadar bir şeyler veririm” olarak özetlenebilir.

O nedenle “barış istiyoruz” yalanı yerine, “hakimiyet istiyoruz” demek daha doğru olmaz mı?

Dillendirmiyor başka, ama birkaç saf hümanist insan dışında zaten bunun yalan olduğunu herkes biliyor.

İKİNCİ YALAN; İKİNCİ ÇEYREKTE BÜYÜDÜK !..

Verdiği istatistikler ve raporlarla milyonlarca insanın yoksullaşmasına yol açan TÜİK, 2023 yılının ikinci çeyreğinde ‘Türkiye Ekonomisi’nin yüzde 3.8 büyüdüğünü açıkladı.

Geçen ay, ekonomide ortodoks politikalara zorunlu dönüş yapan hükümet, CB’nin açıklamasıyla, gerçek ekonomi “Üretim, Yatırım, İstihdam ve ihracat” olarak açıklamıştı ya, şimdi TÜİK’e göre gerçekleşmiş olan büyümeyi bu parametreler üzerinden inceleyelim.

Büyümeye etki eden en önemli faktör; hane halklarının nihai tüketim harcamaları 2023 yılının ikinci çeyreğinde 15,6 artmış.  İç tüketimin büyümeye katkısı 10.7 puan.

Devletin nihai tüketim harcamaları ise yüzde 5,3, artmış,  bunun büyümeye katkısı 0.7 puan.

Başka artan bir şey var mı?

Var tabi, ama ekonominin aleyhine…

 Mal ve hizmet ithalatı yüzde 20,3 arttı ama mal ve hizmet ihracatı yüzde (eksi) 9 azaldı.

Yani ekonomiye olan katkısı bakımından özetlersek, ihracat, büyümenin 6,3 puanını silerken, iç tüketimden dolayı stok erimesi de büyümenin 2,6 puanını götürmüş vaziyette.

Sanayi ise, birbirini izleyen 3. çeyrekte daralma yaşamış ve yüzde 2,6 azalmış durumda.

Keza mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri de yüzde 1,2 azalırken, Temmuzda dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14,2 artarak 12,22 milyar dolara yükselmiş.

Hani ekonomi dış ticaret fazlası verecekti ya, tam tersine dış ticarette 12 aylık açık, 120 milyar doları aşmış vaziyette.

Yani TÜİK’in büyüme dediği şey var ya, aslında; Sanayi küçülmüş, İhracat gerilemiş, ithalat artmış, sadece sürekli zam geleceği korkusuyla vatandaş saldırmış tüketime, devlet tasarruf yapacağız deyip, tam tersine tüketim yapmış; bunun adı TÜİK’e göre büyüme olmuş…

Benim anladığım bu !..