2

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Düşünce dünyamızın en çok tartışılan eserlerinden, “Böyle Buyurdu Zerdüşt” adlı kitabında Nietzsche, “Derisini değiştirmeyen yılan ölmeye mahkumdur. Bu durum fikirlerini değiştirmeyen zihinler için de geçerlidir…” diyor.

Bu kabulden mütevellit olsa gerek, Eğitim-Bir-Sen üyeleri de 7. Olağan Genel Kurul sürecinde Bursa’da değişime şans vermeyi tercih ettiler. Şöyle ki; Hafta sonu, Bursa’da üç merkez ilçede delege seçimi yapıldı. Seçilen 91 delegenin 53’ünü Arif Arı liderliğindeki ekip kazanırken mevcut başkan Ramazan Acar liderliğindeki ekip ise 38 delegede kaldı.

Türkiye’de hangi kurumda olursa olsun “Kör göze parmak” bir vakıaya maruz kalmadığı müddetçe koltukta oturanı kolay kolay kaldıramazsınız. Zira işbaşındakilerce bütün köşe başları tutulur, muhalefetin sesi duyurulmaz. Seçmen üzerinde mevcudun seçilmesi adına adeta “kutsal” bir baskı oluşturulur.

Bunun en bariz örneğini, hafta sonu yapılan Eğitim-Bir-Sen‘in delege  seçiminde bizzat yaşadım. Nilüfer Barış Anadolu Lisesi‘nde yapılan seçimi yerinde görmek üzere gitmiştim ki; beni öğretmen sanan Ramazan Acar’ın ekibi, bahçe kapısından okul kapısına kadar yoğun baskı kurup, bir, “Siz yorulmayın biz sizin adınıza işaretleyelim” demedikleri kaldı.

Meslektaşlarının iradesine bu denli ipotek koyma çabasının anlamı nedir bilmiyorum ama açıkçası öğretmenler adına çok yadırgadım bu iğreti tutumu. Genel anlamda sendikaya üye öğretmenler de yadırgamış olacak ki; ekibi, “Ramazan Acar” demesine, delegelerin ismini tokmak gibi kafalarına vurmasına karşın sandıktan Arif Arı’nın delegeleri çoğunlukta çıktı.

Konuya biraz daha ayrıntılı bakalım isterseniz. Mesela, dört yıl önceki seçimde, Osmangazi’nin 50 delegesinden 49’unu Ramazan Acar alırken sadece 1 tanesini Arif Arı almıştı. Oysa hafta sonu yapılan seçimde 44 delegeden (Osmangazi’nin delege sayısı 50’den 44’e düşmüş) 24’ünü Arif Arı aldı ve Ramazan Acar 20 delegede kaldı. Üstelik Arıf Arı‘nın, Mustafa Korkmaz, Adil Yazıcıoğlu ve Mehmet Ali Akiş gibi sendika yönetiminde bulunan isimlere karşı bu başarıyı göstermiş oldu. Bunun anlamı şudur: Ramazan Acar‘a en büyük desteği veren Osmangazi’deki öğretmenler, Acar’ı ve ekibi başarısız buldukları için “değişim” demişler.

Mesela, benim de yerinde gözlemlediğim Nilüfer’in bir önceki seçiminde sıfır çeken Arif Arı‘nın bu sefer 4 delege kazanması ve Yıldırım’da ise 29 delegeden 25’ini alarak adeta tulum çıkarması sadece Osmangazi’dekilerin değil aslında tüm öğretmenlerin “değişim” istediğinin açık göstergesi değil midir?  

Burada, Arif Arı‘nın başarısını anlamlı kılan iki önemli etken olduğunu düşünüyorum. Birincisi, sendikanın hiçbir etkili/yetkli biriminde bulunmamasına rağmen, yani, koltukta oturanlara karşı bu başarıyı gösterebilmesidir. İkinci ve en önemlisi de dört yıldır koltukta oturmasına rağmen Ramazan Acar‘ın, öğretmenlerin hakkını bihakkın savunamamış olmasıdır.

Bakın, bunu, sadece mevcut yönetimi eleştirmek için söylemiyorum. Hatta isimlerden ari söylüyorum. Sadece üye öğretmenler değil, neredeyse kuruluşundan bugüne sendikayı takip eden ve dahi maya tutması için karınca kararınca ter döken birisi olarak ben de görüyorum ki; Eğitim-Bir-Sen, son yıllarda ne öğretmenlerin hakları konusunda ne de toplumsal olaylarda ses/sonuç getirecek bir irade/ifade beyanında bulunamıyor, varlığı yokluğu belli değil. Oysa Eğitim-Bir-Sen’in, öğretmen sendikası olmasının ötesinde öğreten bir sendika olarak daha derin bir anlamı var(dı). Bu anlam unutulmuşa benziyor. Bu anlamın hatırlanması için denenmişi denemektense değişime şans vermek daha doğru değil mi?   

SON SÖZ:

Yukarıda, Ramazan Acar‘ın ekibince oy kullanmaya gelen öğretmenlere bahçe kapısından okul kapısına kadar uygulanan psikolojik baskıdan söz etmiştim. Benzer bir uygulama sosyal medyadan da devam ediyor. Ramazan Acar, yaptığı bir paylaşımda, “Toplamda şubemiz adına seçilen 150 delegemizin 96’sı listemizden seçilmiştir…” diyerek “Kazandım” algısı yayıyor. Bunun “algı” olduğunu, Arif Arı’nın paylaşımından anlıyoruz. Nitekim, Arif Arı, “İradesine ipotek konulan, hiç bir listede olmadığı, istişarelerini yapmadıkları halde ‘bizim listemizden seçilmişlerdir’ denilen taşra ilçe delegelerimizin vicdanları ile karar verip değişime ‘evet’ diyeceklerine olan inancım tamdır…” diyor. İlaveten “Biz, kendi listelerimizden de seçilse başka listelerden de seçilse bütün delegelerin iradesine saygı gösteriyoruz. Bu bir demokrasi yarışıdır. Seçimi kaybetme endişesiyle oluşturulmaya çalışılan algı operasyonları değil hak ve hukuk kazanacaktır…” diyerek taşı gediğine koyuyor.