19,0842$% 0.16
20,5812€% 0.3
23,4252£% 0.15
1.207,11%-0,38
2.000,00%-0,78
531854฿%0.86385
Yayın: 15.10.2017 22:58 - Güncelleme: 15.10.2017 22:58
Geçenlerde bir yolculuğum esnasında bisiklet yarışması ile ilgili bir organizasyonun yanından geçerken bu sözü duydum ve derinliğine kapılıp gittim. Çok anlamlı bu cümleden yola çıkarak, aslında bir ülke profiline, oradan da bir vergi politikasına atıfta bulunmak istedim.
Toplumlar yaşadıkları toprakların resmidir. Bu resim alelade bir resim olabilirken, bazen bir kartpostalda meydana çıkabilir. Aslında toplumun alışkanlıkları o çerçeveyi bütünleştirir. Ülkemizde son yıllarda lükse karşı artan bir davranış şekli ve bunun ile birlikte müthiş bir tüketim çılgınlığı baş göstermekte. Ancak ne yazık ki bunlar da insanları mutlu edemez hale gelmiş olacak ki mutsuzluk her geçen gün artan bir seyirle ilerlemekte. Aslında iki teker üzerinde olmak denge işidir ve denge sürekli hareket gerektirir, zihni hep dinç tutmayı gerektirir, hep dikkat gerektirir, fizik kurallarına riayet gerektirir. Denge işin özüdür burada, hep istediğimiz bütçe dengesi gibi, vergi dengesi gibi, mali denge gibi, bilanço dengesi gibi. İki teker üzerinde durmak bir disiplin işidir. Hep beklediğimiz mali disiplin gibi, bütçe disiplini gibi, ekonomik disiplin gibi.
Neticede Bill Nye’nin bir sözü var ya: “Spor yapmak için spor salonuna arabayla giden toplumda bir yanlışlık vardır.”
İki tekerle seyahat mutsuzlukla ters orantılıdır. Doğayla iç içe olursunuz, hayvan seversiniz, selam verirsiniz, spor yaparsınız, durulmamış duraklarda durur, görülmemiş yerler görürsünüz. Hiç selam vermediklerinize selam verirsiniz, çünkü dört teker üzerinde dışarıdan soyutlayıp kapandığınız habitatınız olmaz iki tekerde. Samimidir iki teker, içtendir. Tam anlamıyla medeniyettir.
Buraya kadar özetlediğim kısım, iki tekerin kısaca bir tasviriydi. Şimdi ise bu olayın yanlış vergi politikaları ile nasıl kösteklendiğini anlatayım biraz da. Geçenlerde bir takipçim, motosiklet ve bisiklet aparatları için ödedikleri yüksek vergilerden şikayetçi olup bana yazmıştı. Ben de durumu biraz incelemek istedim ve gördüm ki bugün bisiklette KDV yüzde 18 iken gemide yüzde 1… Ve hemen şunu yazdım: “Ne güzel denizciliği desteklemek… (Umarım öyledir!..) Ama bu ülkede çocukların, büyüklerin her çağın ulaşması gereken bir araç olmalı, iki teker ve bunun için kolaylık sağlanmalı…”
Daha detaylarına baktığımda sadece bu araçların kendileri değil, aparatları da maalesef vergi oranları altında ezilmekte. Gümrük vergisi olsun ÖTV’si olsun, KDV’si olsun, bırakın bisikleti motosikleti almayı, kaskına para yetiştiremez olursunuz.
Devletler vergi politikaları belirlerken salt gelir elde etmek için belirlemezler. Toplumda yapılmasını istedikleri bazı davranış şekillerinin, tüketim alışkanlıklarının belirlenmesi için de vergileme yaparlar. Örneğin, Rus Çarı Petro ülkeyi yönettiği dönemde Rus erkeklerinin daha modern ve Avrupalı görünmeleri için “sakal vergisi” getirmişti. Yani böylece vergi ödememek veya vergiden kurtulmak için Rus erkekleri o dönemde sakallarını kesmek zorunda kalmışlardı. Ve Çar’ın istediği gibi modern bir görünüm kazanmışlardı. İşte bu örnekte olduğu gibi vergileme işi sadece devlet geliri elde etmek değil, yapılması istenilen bir davranışın toplumda kalıcı hale gelmesi için de uygulanmaktaydı. Yasa koyuculardan isteğimiz şudur ki daha dinç, daha dinamik, daha sağlıklı, daha mutlu bireyler için doğru vergi politikaları belirlensin!.. Örneğin, motorlu taşıtların doğaya verdikleri zararlar için alınan Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin yeşile, doğaya, ağaca, bisiklete, bisiklet yollarına vb. aktarılmasıdır. İki teker örneğinde olduğu gibi bu davranış şekline, bu tüketim alışkanlığına köstek değil destek olmak gerekir. Unutmamak gerekir ki, dört teker bedeni, iki teker ruhu taşır…
MTV’DE ARTIŞ GERÇEKTEN YÜZDE 25 Mİ?
Finansal çılgınlık çağı