4

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

En son söyleyeceğimi en başta söyleyip, sondan başa doğru gidelim bugün. Kim ne der, nasıl söyler bilemiyorum ama dün itibariyle Kemal Kılıçdaroğlu, Altılı Masa’dan kalktığını resmen ilan etmiştir. Masa artık Beşli Masa’dır. Pek tabii ki; masadan kalkıp Kılıçdaroğlu‘nun masasına oturmak isteyecekler çıkabilir…

Bu şoklama ile kendinize geldiyseniz konunun detayına geçebiliriz artık. Türkiye, hangi ismin cumhurbaşkanlığında, dolayısıyla nasıl bir vizyonla ikinci yüzyıla adım atacak? Şu günlerde cevabı en çok merak edilen soru bu olsa gerek.

Cumhur İttifakı’nda “Aday belli karar net” fakat muhalefet için belirsizlik hala ve artarak devam ediyor. Nitekim, CHP, her platformda “Adayımız Kılıçdaroğlu” derken, İYİ Parti’nin, “Kazanacak aday” vurgusu; aynı söyleme sahip olmadıklarını gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın da altını çizerek söylediği gibi, “Türkiye, yakın tarihin en önemli seçimlerinden birine hazırlanıyor”ken, sistem tartışması başta olmak üzere ekonomiden göçmen sorununa, kimlikten hayat tarzına, eğitimden sağlığa, iç ve dış politikaya kadar hemen her şeyin seçim gündeminde yüksek perdeden konuşulacağı düşünülürse tabandan tavana birbirinin zıddı sayılacak bu iki partinin ayrışması çok da sürpriz sayılmamalı.

Bu ayrışma, başta da ifade ettiğim gibi, Kemal Kılıçdaroğlu‘nun, masadan kalkmasıyla ete kemiğe bürünmüş oldu. Şöyle ki; dün, herkesin dikkat kesildiği yegane konu Kemal Kılıçdaroğlu‘nun, CHP’li büyükşehir belediye başkanlarına yönelttiği, “Benimle misiniz değil misiniz? Artık karar verin!” sorusu/çağrısı oldu.

Bu çarpıcı soru/çağrı üzerine ne diyeceği merak edilen Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş‘ın, “Seninleyiz” paylaşımları “günün bombası” olarak değerlendirildi. Pek tabi ki; Cumhurbaşkanlığı adaylığı için adları en çok geçen ve hemen bütün anketlerde Kılıçdaroğlu’na fark atan iki ismin, “Seninleyiz” beyanı adaylık konusunda havlu attıklarını göstermesi bakımından “bomba” olarak değerlendirilebilir.

Fakat hemen söyleyeyim; bunlar “bomba” olsa bile asıl bombayı Meral Akşener patlattı. Evet, Akşener, dün İzmit Belediyesi’nin üç yıllık çalışmalarıyla ilgili tanıtım programına katıldı ve burada, masadan kalktığını ilan eden Kılıçdaroğlu‘na, duygusal bir veda ile adeta “Güle güle” dedi.  

Akşener, İYİ Parti’nin kuruluş sürecini, çekilen sıkıntıları, kurulan tuzakları anlattı. Kılıçdaroğlu‘nun yaptığı fedakarlığı överek, “Kendisine herhalde ölünceye kadar şükran duyacağım. Ben sülaleme, ‘Sayın Kılıçdaroğlu’nu çocuklarıyla beraber’ vasiyet ettim. Başlarına bir şey gelirse bendedir, bizdedir…” dedi.

Bu fazla duygusal sözlerden siz ne çıkardınız bilmiyorum ama bana vedadan önceki son buse gibi geldi doğrusu. Veya Kılıçdaroğlu‘na yaptığı duygusal uğurlama da diyebiliriz.

Evet, Kılıçdaroğlu, dün itibariyle masadan kalkmıştır. Çünkü, kendi örgütüne ve örgüt içindeki muhtemel rakiplerine, “Benimle misiniz?” resti, Kılıçdaroğlu‘nun zaten kendi adına bir karar aldığı ve Altılı Masa’ya da bir noter rolü biçerek kendini onaylatmak istediği çok net anlaşılıyor.

Soruyorum, bu kararlı çıkıştan sonra, masa, “Hayır” dese bile, Kılıçdaroğlu geri adım atar, kararı kabullenir mi? Elbette ki; hayır. Şu halde Kılıçdaroğlu zaten masadan kalkmış olmuyor mu?

Tamam, Kılıçdaroğlu masadan kalktı kalkmasına ama bu bir bakıma İYİ Parti için de iyi bir karar olabilir. Çünkü, sahanın uygunluğuna ve yüksek tempolu çalışmaya rağmen İYİ Parti’nin beklenen oy sıçramasını hala yapamamış olmasının sebeplerinden birisi de masada olmasıdır bana göre.

Öyle ki; yönünü İYİ Parti’ye dönmek isteyen kararsız seçmen için CHP, İYİ Parti’nin önünde hala bir engeldir. Merkez sağ ile merkez solun bir arada olması muhafazakar seçmen için bir alternatifsizliktir. İYİ Parti, kendisi olmadığı müddetçe merkez sağı toparlayamayacağı da görülmüştür.

SON SÖZ:

Bitirirken önemli bir hususu daha dile getirmem gerekiyor. Masadaki küçük partilerin varlığı beklenenin aksine masanın gücünü artırmayıp azaltmaktadır. İYİ Parti, muhalefetin seçimlerde “Erdoğan’ı yenmek” iddiası dışında topluma Erdoğan sonrasında nelerin/nasıl/kimlerle değişeceğine dair tutarlı bir vizyon ortaya koyabilmelidir. Bunu ise hayata bakışı tamamen zıt CHP ve toplumda karşılık bulamamış küçük partilerle kendisini eşitleyerek yapma imkanı yoktur…