Başkan Özdemir’den net tavır!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

     16.05.2024

Nilüfer’de 25 yılı aşan CHP yönetiminde Şadi Özdemir 3. Başkan olarak son yerel seçimde koltuğa oturdu.

Tabi Bursa’nın görece en popüler ilçelerinden birinde başkanlık koltuğuna oturan kişilerden beklentiler de daha fazla oluyor.

Şadi Özdemir, siyasetin içinden gelen geçmişte CHP İl Başkanlığı gibi önemli görevlerde de bulunan bir isim.

İdeolojik belirginliğinin yanı sıra her kesimle temas kurabilen iletişime geçebilen de bir isim aynı zamanda.

Nilüfer’deki performansı da doğal olarak merak ediliyor.

Geride kalan süreçte Nilüfer Belediyesi’nin ekonomik durumuyla ilgili genelde gündeme geldi ancak kamuoyunun önüne çıkarak bir şeyler söylemesi de bekleniyordu.

İşte Şadi Özdemir geçtiğimiz gün basın mensuplarının karşısına geçerek yeni döneme ilişkin görüşlerini ve kabaca ilkelerini ortaya koydu.

 Şadi Özdemir’in açıklamaları oldukça önemli.

Altının çizilmesi ve kamuoyunda gündem olması gereken çok değerli cümleleri var.

Tabi bunların hafızalarda yer etmesi ve takibinin de yapılması gerekiyor kamuoyu tarafından.

Başkan Şadi Özdemir özellikle tarım ve tarım alanları üzerindeki hassasiyetini net bir şekilde ortaya koydu.

Nilüfer’de en fazla tartışılan konulardan biri olan “tarım arazilerinin her geçen gün kaçak bina ve fabrika inşaatlarına“ kurban gitmesine yönelik hassasiyetin Özdemir’in ajandasında ön sıralarında olduğunu anladık. “tarım alanlarının talan“ edilmesine izin vermeyeceğinin altını çizdi ve dahası tarım alanlarına çivi çaktırmayacağını söyledi.

Ve bu konuda asla taviz vermeyeceğini aktardı.

Bu sözler, sadece bir belediye başkanının sıradan bir açıklaması olarak değerlendirilemez. “Burada ciddi bir kararlılık ve vizyon var“.

Düzenlenen toplantıya CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin ve yeni atanan Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları katıldı.

Bu toplantı, Başkan Şadi Özdemir’in geleceğe dair vizyonunu ve kararlılığını ortaya koyması açısından oldukça önemliydi.

Başkan Özdemir, adaylık ve seçim sürecindeki çalışmalarını değerlendirirken, önümüzdeki 5 yıl için belirlediği hedefleri biz basın mensuplarıyla paylaştı.

Özdemir, “31 Mart sonrası elde edilen başarılar, gerçek bir bahar havası getirdi” diyerek, elde edilen başarıların kendilerini ne kadar motive ettiğini vurguladı.

Bu başarıların arkasında yatan en önemli unsurlardan birinin “ortak akıl ve liyakat” prensipleri çerçevesinde oluşturulan bir ekip olduğunu belirtti.

Özdemir, seçim sürecinden bu yana yaptıklarını ve gelecek planlarını paylaşırken, bir noktayı özellikle vurguladı: “Nilüfer’in olumsuz algısını değiştirmek”.

Bu, sıradan bir hedef değil.

Nilüfer gibi hızla gelişen ve göç alan bir bölgede, bu algıyı değiştirmek “ciddi bir çaba” gerektirir.

Tarım Alanları Kırmızı Çizgi

Başkan Özdemir’in “tarım alanlarına çivi çaktırmayacağız” sözü, aslında uzun zamandır beklenen bir çıkış.

Nilüfer gibi tarımın önemli olduğu bir bölgede, tarım alanlarının korunması hayati önem taşıyor.

Göçle birlikte gelen yapılaşma baskısı, bu alanların hızla yok olmasına neden olabilir.

Başkan Özdemir’in bu konudaki kararlılığı, “Nilüfer’in sürdürülebilir gelişimi için kritik bir adım”.

Yeni sanayi bölgeleri yerine “nitelikli organize sanayi ve yüksek teknoloji” bölgeleri oluşturulması gerektiğini söylemesi, aslında bir nevi geleceği okuma becerisidir.

Kentsel Dönüşüm ve Deprem: Risk mi Fırsat mı?

Kentsel dönüşüm ve deprem konularında da oldukça net mesajlar veren Özdemir, Nilüfer’in depremden en çok etkilenecek ilçelerden biri olduğuna dikkat çekti. “Deprem gerekçesiyle yapılan kentsel dönüşümlerde rantın yüksek olduğu yerlerde nüfusun üç kat artırıldığını” belirtti ve bu modelin değiştirilmesi gerektiğini savundu.

Bu noktada Özdemir’in söylediği “Bölgesel ve bütüncül planlamalar yapılmalı” ifadesi oldukça önemli.

Çünkü plansız bir kentsel dönüşüm, Nilüfer’in sadece “fiziksel” yapısını değil, “sosyal” dokusunu da bozabilir.

Finansal Dengeler ve Gelecek Planları

Belediyenin mali durumu hakkında da açıklamalar yapan Özdemir, finansal dengelerin bozulduğunu ancak toparlanacaklarını belirtti.

Bu, aslında her belediyenin zaman zaman karşılaştığı bir durum.

Önemli olan, bu süreçte nasıl adımlar atılacağı.

Başkan Özdemir, bu konuda da kararlı görünüyor. “Biraz zamana ihtiyacımız var ama toparlayacağız” sözleri, bu kararlılığın bir göstergesi.

Çevre ve Tarımda Kararlı Durum

Çevre ve tarım konularında da sert ve net bir duruş sergileyen Özdemir, “Tarımın canlanmasını arzu ediyoruz.

Bu nedenle, tarım alanlarının korunması ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının hayata geçirilmesi için projeler geliştireceğiz” diyerek, bu konuda ne kadar kararlı olduklarını göstermiş oldu.

Tarım alanlarının korunması, sadece Nilüfer için değil, tüm Türkiye için kritik bir konu.

Gelecek Vizyonu ve Özdemir’in Liderlik Anlayışı

Son olarak, Özdemir’in geleceğe dair vizyonu oldukça net: “Nilüfer’i daha yaşanabilir, daha sürdürülebilir ve daha mutlu bir kent haline getirmek”.

Özdemir’in bu kararlı ve net duruşu, Nilüfer’in geleceği için umut verici bir tablo çiziyor.

Başkan Özdemir’in açıklamalarını dinlerken, aslında bir belediye başkanından çok, bir vizyonerle karşı karşıya olduğumuzu hissediyorsunuz.

Tarım alanlarına çivi çaktırmayan, kentsel dönüşümde halkı düşünen, mali dengeleri sağlama almaya çalışan bir başkan.

Özdemir’in sözlerini gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini zaman gösterecek, ancak bu kararlılıkla Nilüfer’in geleceği için umut verici adımlar atılacağı kesin.

Tarım alanlarına çivi çaktırmayan bir Nilüfer, gerçekten mümkün mü?

Bunu hep birlikte bekleyip göreceğiz.

Yeni döneme dair…

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

     13.05.2024

Yerel seçimlerin üzerinden 1,5 aylık bir süreç geçti.

Ancak tartışmalar ve polemikler devam ediyor.

Aslında bu süreç belediyelerin yeni döneme dair yönetimsel şemalarının netleşmesi gereken bir süreçti ama olmadı.

Polemikler daha fazla öne çıktı.

Bursa’da devrimsel bir dönüşüm yaşandı mahalli idareler seçiminde Büyükşehir Belediyesi ve Osmangazi Belediyesi yani Bursa’nın en büyük iki belediyesi AK Parti’den CHP’ye geçti.

Dolayısıyla gözler öncelikle buralara çevrildi.

Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın hiç polemik ve tartışmalara girmeden belediyenin işleyişini olduğu gibi devam ettirirken, müdahalelerini teker teker yapıyor.

Huzurlu bir geçiş süreci devam ediyor aslına bakarsanız.

Büyükşehir Belediyesi’nde ise durum tam tersine işliyor adeta.

Mustafa Bozbey’in her ataması, gerek muhalefet gerekse CHP kanadında tartışılırken, atamalarla ilgili dezenformasyon ulusal medyanın da gündemini meşgul ediyor.

Hatta çok sert eleştirilere maruz kalıyor Bozbey. 

Ancak atamalar dışında da önemli bir tartışma devam ediyor.

Bozbey düzenlediği basın toplantısında belediyenin borcunun 25 milyar liraya ulaştığını, borcun biner biner, milyon milyon değil milyar milyar arttığını söyledi.

Cevap ise ilk kez gecikmeden geldi.

Bozbey’e görevini devreden Alinur Aktaş ve AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, düzenledikleri basın toplantısıyla iddialara yanıt verirken, Aktaş belediyenin gelirinin borcundan çok daha büyük olduğunu, iyi bir belediye devrettiğini söyledi.

Tartışma zaman zaman alevlenerek büyüyecek gibi görünüyor.

Yaşanan bu tartışmalardan bağımsız olarak şunları söylemekte yarar var.

CHP tarihinde ilk kez Bursa Büyükşehir Belediyesi’ni kazandı.

Eski Bursa belediyesi olan Osmangazi Belediyesi’ni ise tam 47 yıl sonra kazanmış oldu.

Harmancık’ın yanı sıra elindeki 3 belediye olan Nilüfer, Mudanya ve Gemlik’te de iktidarını korumayı başardı.

CHP kitlesinde uzun yıllar boyunca oluşan bir beklenti var ve gerek Bozbey gerekse Erkan Aydın’ı asıl zorlayan konu bu.

Beklentilere karşılık vermek imkansız, belediye imkanları ve makamları sınırlı ve süreci yönetmek oldukça zor.

Zaten Bozbey’in hedef olmasındaki en temel durum da bu.

Eş dost akraba atamaları uzun yıllardır belediyelerde ve üniversitelerde zaten sık sık gündeme gelen konular.

Bozbey, yeğenini Burkent Yönetim Kurulu Başkanlığı’na atayınca da kızılca kıyamet koptu.

Bir de baldızının daire başkanı olarak atanması var tabi.

Yalçın-Pınar Işıkyıldız çiftinin atamaları da ayrı bir tartışma konusu olurken bu ikilinin Bozbey’in Nilüfer ekibinde de yer aldığı unutuluyor.

Şafak Pala ise bu tartışmalarda en fazla haksızlık edilen isim.

Nilüfer’de yıllarca kültür sanat işlerinin başında olan Şafak Hanım, bu alanda liyakati olan bir isim.

Eşi Kayıhan Pala’nın geçen yıl milletvekili olması Şafak hanımı tartışılır hale getirdi ancak Şafak Pala, eş torpili ile değil liyakatli olduğu için bu göreve getirildi diyebiliriz.

Zaten bu atamalar partide mücadele eden isimlerden yapılıyor her yerde onu da aklımızdan çıkarmayalım.

Belediyelerde iki tip atama yapılıyor.

Birincisi siyasi atamalar.

Bunlar şirket yönetim kurullarına ve genel müdürlüklerine yapılıyor.

Daire başkanlığı müdürlük gibi atamalarda ise önemli bir kıstas var.

Memur olmak durumunda.

Yani elindeki memur kadrosundan bu atamaların gerçekleştirilmesi gerekiyor.

Soyisimler ve akrabalıklar atamalar noktasında toplumun sinirlerini bozuyor mutlaka ancak bu sorunun çözümünü yerel siyasette lokal bazda aramanın mantığı da pek yok.

Türkiye Büyük Millet Meclisi bu işin çözüm noktası.

Yani kanunla yapılacak bir düzenleme ve bu sorunların hepsi tarihe karışabilir.

Tüm bunların yanı sıra söylememesi gereken bir kaç cümle daha var.

Bu tartışmaların artık bir kenara bırakılarak belediyelerin hizmetlerini sürdürmeleri gerekiyor. Başkanlar tarafından verilen vaatlerin yerine getirilmesi gerekiyor.

Polemiklerle geçirilen zaman Bursa’ya zarar yazıyor.

Şimdi başkanlara en azından bir 100 gün süre vererek neler yaptıkları izlenmeli, ondan sonra eleştiriler yapılacaksa yapılmalı.

Bir önemli konu da ziyaretler.

Ziyaret yoğunluğu nedeniyle belediyelerde öncelenmesi gereken işlere yoğunlaşmak mümkün olmuyor.

Başkanları artık biraz rahat bırakıp, onların işlerine yoğunlaşmaların zamanı geldi de geçiyor bile. Artık Bursa için çalışmalarına müsaade edilmeli.

Son olarak şunu da ifade edelim.

Kervan yürürken yapılan atamalar ve görevlendirmeler de mutlaka değişiklikler olacaktır.

Mevcutta tüm yapıyı değiştirmek mümkün de değil doğru da değil.

Başkanlar liyakatli gördükleri geçmişten gelen isimlere de görev verecekler mutlaka.

Siyasi beklentilerin bencil bakış açısıyla değil mantık ve akıl kullanılarak ele alınması oldukça önemli. Belediyeler herkese iş ve makam bulamazlar.

Bulmamalılar da zaten.

Sen ne yaptın be Usta!

2

BEĞENDİM

ABONE OL

News

     09.05.2024

Bugün size bir belediye başkanı profilinden, öyle bir profil ki, araya girip “gönüllerin başkanı” demeden geçemeyeceğim.

Belediye başkanı, yani eski ismiyle Şehrül Emin. Şahane bir tanımlama, ilçenin güvenilir, emin insanı.

Saygı duyulan, sevilen kişisi, işte tam da aslında belediye başkanının olması gereken özelliklerini kapsıyor bu tanım.

Harika bir tanımlama ve evet, belediye başkanlarının birçok görevi var.

Şehrin imarından sosyal yaşamına kadar, çöpünden zabıta hizmetlerine kadar birçok görevi yerine getirmeleri gerekiyor.

Ancak, en önemlisi gönüllere girmeleri, herkesin sevgisini kazanması çok daha önemli.

Bir yandan pozitif yaklaşımlarıyla ilçesine azami faydayı sağlayacak ve azami yatırımı yapacak ama diğer yandan herkesin derdine koşacak, sevinciyle sevinecek, üzüntüsüyle hüzünlenecek kısacası.

Aslında birileri anlatsa bu kadar da değil, abartıyorsundur derdim.

Ama bu kez sahada bizzat kendim deneyimledim, kendim gözlemledim ve gerçekten hayranlıkla izledim.

İznik’in gencecik, enerji dolu Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta’dan bahsediyorum.

Sokakta büyükler evlat gibi, küçükler ağabey gibi karşılıyor.

Belli ki o kadar güzel bir iletişim kurmuş İznik ahalisiyle, büyük saygı ve sevgi ile karşılıyorlar her yerde.

Aslında, ikinci dönemini yaşayan Usta, birinci dönemde İznik Belediye Başkanlığını yürütürken yaptığı önemli işlere hep tanık olduk.

Belediyenin asli görevlerinin dışında gerçekleştirdiği çalışmaları takdire şayan.

Özellikle kültürel ve sosyal projelerde gösterdiği özen ve yaratıcılık, şehrin sosyal hayatına büyük katkılar sağladı.

İznik’in tarihi ve kültürel mirasını koruma adına yapılan restorasyon çalışmaları, yerel ve uluslararası turistlerin ilgisini çekmeyi başardı.

Ayrıca, yeni dönem projeleriyle de şehrin çehresini değiştirecek Usta, modern ve yaşanabilir bir İznik inşa etme yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Mesela göreve geldikten sonra ilçenin ihtiyaçlarını tespit edip Ankara çıkartması yapmıştı kendisi.

Bir hafta boyunca bakanlıkların kapısında yattı diyebiliriz ilçeye yatırım almak için.

Birçok yatırım da söküp aldı.

Usta, tuttuğunu koparan bir başkan olarak tanınıyor.

Kamu kurumlarıyla kurduğu sıcak ilişkiler sayesinde, İznik’i hizmete çok yakın tutuyor; mesafeler onun için bir engel teşkil etmiyor.

İznikliler, başkanın sokaklarda ve meydanlarda dolaştığını gördüklerinde, Hacı Teyze de, Ahmet Amca da, mahallenin çocukları da koşarak Başkan’ın yanına gidiyorlar.

O kadar sevimli bir durum ki anlatamam.

“Mehmet evladım, Kağan abi sohbet etmeye geldim” diyende var, “Başkan amca, topumuz var da, bize forma alır mısın?” diyende. “Bizim köyün yollarını düzelt evladım” diyende var, “Kağan kardeşim, bir çay içimi, bizim kahveye de uğra” diyeni de.

Vatandaşa da sevdiriyor kendini, bürokrasiye ve siyasete de.

Misal ilçeye gelen üst düzey bürokratlar, ya da gelen bakanlar bir tek isteğini bile geri çevirmiyor.

Doğru istekler, doğru dille aktarılıyor anlayacağımız.

Kağan başkan belediyeden çıkarken çarşıda esnafı, vatandaşı dolaşıp dertleriyle dertlenirken, vatandaşlar, çocuklar, gençler adeta insan seli gibi ona doğru hareket ediyor.

Sevgi seli dersiniz ya.

Allah aşkına, nasıl becerdin bunu be Usta?

Son yaşadığımız seçim süreci, ekonomik zorluklar ve insanların yaşam sıkıntıları nedeniyle oldukça çetin geçmesine rağmen, Türkiye genelinde birçok yerde AK Parti’nin seçimleri kaybetmesine karşın, Kağan Mehmet Usta gibi ender belediye başkanlarından biri olan İznik Belediye Başkanı, ikinci dönemde de görevini sürdürmeye devam ediyor.

Ekonomik ve sosyal zorluklarla dolu bu süreçte, vatandaşların gönlüne girmeye yönelik çalışmalarına hız vererek, görevini etkin bir şekilde yürütmeye çalışması alkışı fazlasıyla hak ettiğini gösteriyor.

Bu nasıl güzel bir iletişim, bu ne güzel bir etkileşim.

Arkadaş, o çocuklar sanki babalarının kucağına atlıyor, Kağan Mehmet Usta da sanki onların babası gibi sarılıyor onlara.

Görmelisiniz.

Sen çocuklarla sarmaş dolaş ol, fotoğraflar çektir, harçlıklarını da unutma.

Çocuk olmak var İznik’te.

Ha, o çocuklara bir de kendi çocukları da katılıyor tabi.

Aynı Kağan Mehmet Usta gibi enerji dolu evlatları da.

Dolayısıyla onlar da harçlıklarını kapıyorlar bu arada.

Maaşı bitene kadar dağılıyor harçlıklar.

Başkan bankta oturan teyze amca görmesin hemen yanaşıyor yanına. “Hoş geldin Kağan evladım” diye başlıyor sohbet.

Dinlemelisiniz, bu kadar mı samimi ve içten olur o sohbetler.

Uzatmayalım, İznik’in iş gören bir belediye başkanı var ama bununla yetinmeyen milletle dost, milletle arkadaş, mahallenin çocuğu bir belediye başkanı var.

Bekliyoruz, camdan Ayşe teyze “Mehmet Kağan evladım, iki ekmek kap gel bakkaldan” diyecek nerdeyse.

Bu samimiyeti ve bu güzelliği oluşturmak ne güzel.

Ve sabahtan akşama kadar o teyzelerin, amcaların dualarıyla karşılamak ve uğurlamak ne güzel.

Sen ne yaptın be Usta?

Gerçekten samimiyeti ve içtenliği yaşattığın, kaybolmaya yüz tutan o güzellikleri yaşattığın için.

Sana helal olsun be Usta…

Erdoğan ve Özel Buluşması: Siyasi Dengeler ve Diyaloğun Önemi!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

     03.05.2024

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in AK Parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirdikleri görüşme, son günlerin en merak edilen konularından biriydi.

Basına kapalı olarak yapılan bu görüşme, Türk siyasetinin geleceği açısından önemli ipuçları verdi.

Yaklaşık 1 saat 35 dakika süren görüşme, her iki liderin de olumlu bir havada geçtiğini gösterdi. Özel, Paşabahçe’nin ‘Gururla’ özel serisine ait olan ‘Cumhuriyet Ateşi’ objesi ile Manisa’daki Uluslararası Mesir Macunu Festivali’nden getirdiği hediyelerle Erdoğan’ı memnun etti.

Erdoğan’ın da Özel’e verdiği fincan takımı, çay ve bal, görüşmenin dostça bir atmosferde geçtiğini gösterdi.

Görüşmeden sonra yapılan açıklamalarda, iki liderin yerel seçim sonuçları dolayısıyla birbirlerini tebrik ettikleri ve milli, dini bayramlarda bir araya gelme ve kritik konularda görüş alışverişinde bulunma kararı aldıkları belirtildi.

Bu, siyasi arenada yeni bir dönemin başlayabileceğine işaret ediyor.

Ancak;

Görüşme sırasında dikkat çeken bir detay vardı: salondaki tekli koltuğun boş olması.

Bu, sosyal medyada da gündem oldu ve farklı yorumlara neden oldu.

Erdoğan’ın, görüşmeyi AK Parti Genel Merkezi’nde yaparak Özel’e gösterdiği ‘eşit ilişki’ jesti olarak yorumlandı.

Protokol gereği Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı olarak orta koltukta oturdu, boş koltuk ise Cumhurbaşkanlığı görevini temsil etti.

Bu boş koltuk, sadece sembolik bir detay değil, aynı zamanda Türk siyasetindeki güç dengelerinin ve ilişkilerin karmaşıklığını da simgeliyor olabilir.

Görüşmenin ardından yapılan açıklamalarda, her iki tarafın da görüşmenin olumlu bir atmosferde geçtiğini ve diyaloğun öneminin vurgulandığını belirtmeleri, Türk siyasetindeki gerilimi azaltma yolunda umut verici bir adım olarak görülebilir.

Özellikle Özgür Özel’in, “Olumlu sonuçlar doğuracağına dair iyimserim. Önümüzdeki günlerde gelişmeleri takip edeceğim. Müzakere ve mücadeleyi birlikte yürüteceğiz.” ifadeleri, siyasi partiler arasında birlikte çalışma ve çözüm odaklı yaklaşıma işaret ediyor.

Bu tutum, gelecekteki siyasi gelişmelerin olumlu bir yönde şekillenmesine katkı sağlayabilir.

Unutmamak gerekir ki, siyasetteki her adımın altında farklı dinamikler yatar.

Önemli olan, bu tür buluşmaların ve diyaloğun devam etmesi ve ülkenin çıkarları doğrultusunda adımlar atılmasıdır.

Bu vesileyle, her iki liderin de ülke çıkarlarını gözeterek siyaseti şekillendirmesi temennisiyle, Türkiye’nin siyasi atmosferinde olumlu gelişmelerin artarak devam etmesini diliyorum.

Bu buluşma, sadece iki parti arasındaki ilişkilerin değil, genel anlamda Türkiye’nin siyasi geleceği açısından da önem taşıyor.

İlerleyen günlerde, bu görüşmenin siyasi atmosfere etkileri daha net bir şekilde görülecek. Ancak şimdilik, Erdoğan ve Özel’in buluşmasının ülke için olumlu bir adım olduğunu söyleyebiliriz.

Umuyorum ki, bu tür diyaloğun artmasıyla birlikte Türkiye, iç ve dış politikada daha istikrarlı bir yol izleyebilir.

Erdoğan ve Özel’den Tarihi Buluşma!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

     02.05.2024

Bugün, gözler yine siyasetin zirvesinde.

Recep Tayyip Erdoğan ve Özgür Özel, ilk kez sekiz yıl sonra aynı masada.

Bu buluşmanın adı ne olursa olsun, özü itibarıyla bir ‘tarihi buluşma’.

Peki;

Bu toplantının perde arkasında neler oluyor?

Merak edilenleri, duyulmayanları sizler için kaleme aldım.

İlk olarak şunu belirtmeliyim: Bir araya gelmek kolay değil.

Hele ki Türkiye gibi siyasi çekişmelerin eksik olmadığı bir ülkede.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Irak ziyaretinden döner dönmez, “CHP’nin de değişime destek verebileceği inancındayım,” demişti.

Özgür Özel ise, belediyelerin sıkıntıları ve emekli aylıkları gibi konuları masaya yatıracak. Yani anlaşılacağı üzere her iki taraf da bu görüşmeden bir ‘kazanım’ umut ediyor.

Daha da önemlisi, bugün yapılacak görüşme, sadece iki lider arasında değil, aynı zamanda iki zıt dünya görüşü arasında bir köprü kurma girişimi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pragmatizmi ile Özel’in reformist yaklaşımı, umarım Türkiye için hayırlı bir sinerji yaratır.

Unutmayın, politikada masaya oturmak, bir nevi şah-mat oyununa benzer.

Her hamle, kapsamlı bir stratejiyi gerektirir.

Cumhurbaşkanı ve CHP Lideri’nin bugün yapacağı görüşme de, gelecekteki siyasi manevralar için bir ölçüt olacak.

Yeni anayasa meselesi ise, bu buluşmanın ana gündem maddesi.

Umarım bu görüşme, sadece siyasi bir şov değil, gerçek anlamda ülkemizin geleceğine ışık tutacak bir adım olur.

Önemli olan, bugün masaya yatırılacak konuların sadece bugünle sınırlı kalmayıp, yarının Türkiye’sini şekillendirecek olması.

Yeni anayasa çalışmaları, bir ülkenin temel taşlarını yeniden dizayn etmek demek.

Bu, sadece mevcut siyasi liderler için değil, tüm vatandaşlar için hayati.

Anayasanın her bir maddesi, gelecekteki özgürlüklerimizi, haklarımızı ve sorumluluklarımızı şekillendiriyor.

Bu görüşmede Erdoğan ve Özel, belki de farklı siyasi kampların ortak bir zeminde buluşabileceğini gösterme fırsatı bulacak.

Burada bir anlaşmazlık olsa bile,ki ‘‘umarım olmaz’’ diyalogun kapılarını açık tutmak, demokrasinin gereği.

Bugün belki anlaşamazlar, ama yarın için bir umut tohumu ekmiş olurlar.

Ve son olarak, bu tür görüşmelerin bir diğer önemi de, topluma örnek olması.

Liderler arası diyalog, toplumsal kutuplaşmayı azaltabilir, farklı görüşlere saygıyı teşvik edebilir.

Özellikle de siyasi gerginliklerin had safhada olduğu dönemlerde, bu tür buluşmalar, ‘birlikte yaşama’ kültürünün pekiştirilmesine katkı sağlayabilir.

Dolayısıyla, bugün yapılacak olan bu görüşme, belki de tarihi bir dönüm noktası olacak.

Belki de yeni bir başlangıç.

Sonuç ne olursa olsun, bu buluşma, Türkiye’nin demokratik olgunluğu için bir test olacak.

Ve, siyasetin asıl amacı, halka hizmet etmektir.

Umarım bu görüşme, bu amaca hizmet eden sonuçlar doğurur.

Bizler de sonuçları merakla bekliyor olacağız.